Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜN) akademisyenlerinin öncülüğünde, Ankara Üniversitesi’nin de desteğiyle yürütülen disiplinlerarası proje, kömürün sanıldığı gibi 19. yüzyılda değil, günümüzden 5 bin yıl önce tıbbi amaçlarla kullanıldığını ve günümüzün en büyük sağlık sorunlarından biri olan antibiyotik direncinin kökenlerinin binlerce yıl öncesine dayandığını kanıtladı.
Tarih Öncesi İnsanlar Kömürü “İlaç” Olarak Kullanmış
BEÜN Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Fadile Gülden Ekmen, 2017’den beri devam eden kazı çalışmalarında ulaştıkları bulguların, Zonguldak’ın sembolü olan kömürün hikayesini yeniden yazdığını belirtti. Ekmen, Uzun Mehmet’in kömürü 1800’lü yıllarda bulmasıyla bilinen tarihin aslında çok daha eskilere, 5 bin yıl öncesine dayandığını vurguladı.
Doç. Dr. Ekmen, arkeologların Erken Tunç Çağı olarak adlandırdığı katmandan alınan toprak örneklerinin şaşırtıcı bir gerçeği açığa çıkardığını ifade etti: “O dönemde yaşayan insanlar, mide bulantısı, ishal ve karın ağrısı gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarıyla mücadele ediyordu. Analizlerimiz, bu hastalıkların tedavisinde kömür türevi maddeleri kullandıklarını gösteriyor. Bu durum, tarih öncesi toplulukların çevrelerindeki doğal kaynakları ne kadar iyi tanıdıklarının ve bunları tedavi için nasıl kullandıklarının somut bir kanıtıdır.”
Bu keşif, modern tıpta “aktif karbon” olarak bilinen tedavi yönteminin binlerce yıllık bir kültürel belleğin ürünü olabileceğini de gözler önüne seriyor.
Antibiyotik Direnci Modern Çağın Sorunu Değil
Projenin bir diğer çarpıcı sonucu ise mikrobiyoloji alanında geldi. Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükran Öztürk tarafından yürütülen analizler, çağımızın en büyük sağlık tehditlerinden sayılan antibiyotik direncinin sadece ilaçların aşırı kullanımından kaynaklanmadığını ortaya koydu.
Mağaranın farklı katmanlarından alınan ve en eskisi 6 bin 300 yıl öncesine tarihlenen numuneleri inceleyen Öztürk, üç farklı katmanda antibiyotik direnç genlerine rastladıklarını açıkladı. Doç. Dr. Öztürk, bu durumu şöyle yorumladı: “Bu bulgular, antibiyotik direncinin binlerce yıllık doğal bir geçmişi olduğunu kanıtlıyor. Direnç, yalnızca ilaç kullanımına bağlı bir sonuç değil; çevresel koşullar, mikrobiyal topluluklar, yaşam tarzı ve iklim gibi sayısız faktörden etkilenen karmaşık bir olgu. Tehlike, sandığımızdan daha derin köklere sahip.”
“İnönü Mağarası Kazısı Toprak Örneklerinin Antibiyotik Direnç Genlerinin Tespiti ve Metagenomik Analizi” isimli proje, arkeoloji ve mikrobiyolojiyi bir araya getirerek, hem insanlık tarihine hem de “Tek Sağlık” olarak adlandırılan bütüncül sağlık anlayışına önemli veriler sunuyor.
Kaynak: ATHA